11.9.13

Koşarak kendindeki değişikliği keşfetmek...

Koşmak,
koşmayı sevmek,
koşarak kendindeki değişikliği keşfetmek,
koşarak  hiç bilmediğin kişilerin hayatlarına dokunmak,
….
 Ve daha nicesi….
Benim koşu hikayem aslında Beşiktaş Atatürk Lisesi’nin ilk beden eğitimi dersine kadar uzanır.  Orta okula başladığımda iki yıllık basketbol oyuncusu olarak Boğaziçi Spor Külübü’nde oynuyordum.
Beden Eğitimi’nin ilk dersinde öğretmenim yaklaşık 400-500m.lik bir tam tura denk gelen mesafede tüm sınıfı koşturmuş, bende o zaman ki heyecanımla bu yarışmada sınıfın birincisi olmuştum.  Nasıl bir hata yaptığımı tabii bilemiyordum. Zira sonraki 6 yıl boyunca hemen hemen tüm atletizm branşlarında yarıştırılacak, hatta gülle ve cirit de atacaktım. Küçük çaplı yarışmalarda derece bile alacaktım. Bireysel  sporları seven rahmetli babamın da desteğini alan öğretmenim,  yapım aşamasında olan Enka Spor Kulübü’nün henüz çamur içinde olan arazisinde düzenlenen 5000m. yarışında da beni yarıştırmaktan çekinmeyecek ve ben o yarışı ağlaya ağlaya koşacaktım.  Koştum ve bitirdim de… ama ondan sonra koşmaktan hiç hazetmedim.
Basketbol antrenmanı için koşmayı hep sevdim ama sadece koşmak için koşmayı sevemedim.

Geçen yıl Lykia Yolu için hazırlık antrenmanları yapılmaya başlandığında koşu hayatıma tekrar girdi.
Asıl amaç farklı olduğu için koşu antrenmanlarına istemeyerek de olsa başladım. Başlamak zorundaydım. Nasıl bir organizasyona katılacağımızın denemesi olsun diye RunFire Cappadocia Ultra Maratonu’na Hillside takımı olarak katıldık. Kurumsal yarıştık. 4 gün toplamda 70km. koşacaktık. Hayatımda hiç 4 gün üst üste koşmamıştım. Ultra Maraton da neyin nesiydi?
Meğer ruhuma hitap eden bir yarışma türüymüş.  Daima ileriye gidiyorsun, parkur gibi 4 dönmüyor, sadece asfaltta koşmuyor, amacın yarışmacıları geçmekten çok öte… kendinden geçmek, kendini keşfetmek imiş. Bu apayrı bir yazıyı hak ediyor. İleride yazacağım inşallah. Benim anlatmak istediğim Team Istrunbul ile nasıl tanıştığım?
Runfire’da yeterli hazırlığı yapmadan katıldığım için iki dizimi de sakatlamıştım. Sonuç olarak Lykia takımında yer alamamıştım. Hayatımın en üzücü süreçlerinden biridir. (o da ayrı bir yazı olabilir)
Öyle üzülmüştüm ki, hiçbir şeyden zevk almaz hale gelmiştim. Üyesi olduğum kulübe gitmek istemiyor, kimseyi görmek istemiyor, o dönemde hayatımda yer alan sevgilimden ayrılmış, hiçbir şey yapmak istemiyordum.
Bu süreçleri yaşarken Team Istrunbul yoktu ama kurucuları, o müthiş amatör ruhlar Berlin Maratonu’na hazırlanıyorlardı.  Başararak geri döndüklerinde yapmaları gerekenin farkına varıp- ama hiç bu kadar büyüyeceğini tahmin edemedikleri -Team Istrunbul’u kurdular.
Zaten koşmayı sevmiyordum, kulübe gitmek de istemiyordum ama hareket etmekten de vazgeçemiyordum.  Sabah çok erken koşmaya başlıyorlardı, onlarla başlayabilmek ve Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na Bebek’e gidebilmek için benim daha da erken kalkmam gerekiyordu. Yani saat 05:00’de! Zira araba kullanmayı epey zaman önce bırakmış, tabanvaya geçmiştim.
Hatırlıyorum da tam 2 ay zihinsel antrenman yaptım. Önce o saatte koşu için uyanma 1 ay, sonra da uyandıktan sonra o sıcacık mis gibi yatağı bırakıp sokağa çıkma 1 ay. Bu esnada kulübe başlamış, koşu sonrasında kulübe geldiklerinde o günkü neşelerine, enerjilerine, davetlerine maruz kalıyordum. Her defasında başarırsın, gelsen şöyle koşarsın, böyle yaparsın v.s. v.s….
Nihayet 2013 yılına geldik.
2013’ün ilk günü “Yeni yıla nasıl başlarsan öyle geçer-öyleyse koşuyoruz” etkinliği oluşturuldu.

Benim ayaklarımla onların ayakları ilk o gün birleşti.
Sadece ayaklar mı? ;)





Her şey değişti.
Nasıl değiştiğini kimse bilemedi.
Ama her şey olumlu olarak değişti.
O gün koşu sonrasına eşler, sevgililer, çocuklar geldi.
Sonraki günler diğer dostlar geldi.
Grubumuz gün geçtikçe büyüdü. Büyüdükçe ruhlar, fikirler, bakış açıları gelişti, zenginleşti.
Kendimize yapabileceğimiz en iyi şeyi yapmıştık. Ömrümüzün kimisine göre ortasında, bence ikinci gençlik yıllarında, yepyeni arkadaşlar edinmiş, çoğu kişinin ömrü boyunca kuramayacağı dostlukları kısa sürede kurmuş,  hatta aile olmuştuk.
Kendimiz için en iyi şeyi yapmıştık, artık başkaları için de bir şeyler yapabilirdik. Bunu yapabileceğimizi de anlamıştık. Şimdi Istrunbul ailesi olarak hayata tutunmaya çalışan, hayata 10-0 geriden başlayan çocuklara biraz olsun katkı sağlamak, eğitimlerine destek olabilmek amacıyla koşularımızı renklendiriyoruz.  Hayatın en anlamlı renkleri olan çocuklarımıza eğitim imkânı oluşturmaya çalışıyoruz.  Run To The Beat Music  Maratonu’nda Koruncuk Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı için koştuk.
Koruncuk Vakfı’na yapacağınız bağışlar ile destek bekliyoruz. Onlara vereceğiniz en küçük destek bile damlaya damlaya göl olacak, küçük kardeşlerimize yepyeni imkânlar sunacak.
Yapacağınız her türlü bağış ile aynı zamanda bu kampanyada bize destek olan Card Finans’ın Team İstrunbul için özel olarak hazırlattığı yarış formalarımızdan biri de sizin olacak!
Sadece 3 dakikanızı alacak!
Bağış için;

http://www.koruncuk.org/hayatatutun.aspx?p=garantigiris

Açıklama bölümüne “Team Istrunbul” yazmayı unutmayın!
Laf aramızda tüm takım soğuk, yağmur, kar, karanlık demeden yaptığı antrenmanların hakkını verdi. ;)
Artık koşmayı, bir şeyleri değiştirmek için koşmayı seviyorum.

Aylin Turnaoğlu
Team Istrunbul Üyesi

2 yorum:

  1. Senin başaracağına emindim.koşma sebebiyle başlayıp koruncuk vakfı için süren maratonun yeni başlıyor.hayat sana hep bunun gibi güzellikler sunsun.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Aylin,
    Hayatlara değer katan küçük farklılıklar… Seviyorsan devam etmek. Sonunu düşünmeden, yaşamın her bir anını yakalamak ve dolu dolu yaşamak için..

    Seviyorsun… Koşuyorsun. Bakma artık gerisine. Ne kaldı ki artık insanların elinde küçük bir mutluluklardan başka? Görüyor ve hissediyorum ki yaşadığın küçük bir şey de değil!
    Koskocaman bir aile. Üstelik yüzünü göremediklerin bile var! Ve onlar senden hayatları için olumlu etkiler bekliyorlar.
    Günü en az 25 saat yaşıyorsun. Yaşıyor ve yaşatıyorsun. Koşarak, yazarak, konuşarak, severek ve sevdirerek…
    E o zaman durman için hiçbir sebebin yok.
    Durma Aylin. Lütfen durma. Düşmemek için değil, daha da güzel bir geleceğe ulaşmak ama anı da en güzelinden yaşamak için.
    Savaş

    YanıtlaSil

Ara / Search