70’lerde itaatkar çocuk, 80’lerde girişimci genç
Düşünüyorum çoğu zaman o yılları
, hani bizlerden esasen sökülüp, çalınan o yılları ve içim kan ağlıyor zamane
çocuklarının ve gençlerinin imkanlarına bakınca. Kıskançlık değil bu hani
ufakken muz pahalıydı ya babalarımız memurdu alamazdılar öyle her zaman ve biz
manavın her önünden geçerken imrenirdik o na baka baka işte bu cinsten bir
imrenme bu da.
70 ler saygı ve itaat
yıllarımızdı ama belkide daha önceleri de böyleydi kim bilir yaşamadım o
yılları ama aslında 70 lerde çocuk olmak bugüne sürdürülen zaman içinde hem
büyük bir şans hem de büyük bir zorlukmuş. Fikirlerin olgunlaştığı yaşlardır
çocukluktan ergenliğe adım atarken işte biz bu yaşlarda 70 lerin saygı ve
mutlak itaat rüzgarında savrulmuşuz. Okulda öğretmene, evde büyüklere, sokakta
abilere kısacası yaşı az büyük olsun herkese itaat etmişiz saygı kisvesi
altında. Düşünmeye yormadan kafamızı bizim yerimize kararların verilmesine
sesimiz çıkamamış nedense. Nedense mi nasıl karşı çıkacaksın ki öyle bir toplum
da yaşıyorsun ki; hala bu geleneğin sürdüğünü görmek acı, hep ceza üzerine bir
öğrenme var ama ne var. Misli misli cezaların verildiği 70 lerde ödül duygusunu
neredeyse hiç bilemedik ve iyi yaptığımız birşeye ödül vermeye bırakın bazen
aferini bile çok gördü büyüklerimiz.
Ceza öğretir, ödül şımartır.
‘’Sen bilmezsin, otur’’ , ‘’
senin aklın ermez’’, ‘’büyükler konuşurken konuşulmaz’’, ‘’sen memur olacaksın’’,
‘’sen bizim ailemize layık bir insan olacaksın’’..... bunlar böyle devam etti
gitti.
Hani birde ‘’okuyacaksın adam
olacaksın’’ lafı vardır. Aslında okumak tabikide iyi ama sadece okumak mı.. Ya
bizlerin ne istediği, nelerden zevk aldığımız?. Hatırlıyorumda Üniversite sınavına
girene kadar pek sorun olmadı. Ta ki o yıl geldi sınava gireceğim ve dershane
başladı. Gidiyorum okula, çıkıyorum dershaneye ve sınav yaklaşıyor. Artık karar
zamanı ‘’Ufuk ne istiyorsun bölüm olarak’’. O yıllara kadar benim yerime karar
verenler bir anda kenara çekildi ve benden karar vermemi bekler oldular.
Gülümsüyorum o yılları anınca ve hala içimden sesleniyorum usulca bana’’ ne
bileyim kardeşim, hiç karar vermedim ki şu an vereyim’’. Hayat beni 18 imde
hazırlıksız yakaladı sayenizde. Ama kızmıyorum da fazlaca, onlar ne gördülerse
onu verebildiler.
Hayatımda pişmanlığa yer
vermedim, oldu bitti, haydi ileriye bakalım dedim hep ama içimde gizli bir sır
var bu pişmanlık konusunda ki çok pişmanım itiraf edeceğim. Hep okuldu ya
hayat, işte spor a çok gitmek istedim o yıllarda bir takımın bireyi olmak ve
okurkende spor yapabilmek... ama olmadı, oldurulmadı. Evet pişmanım yaramazlıklarımda
başı buyruk olan ben kararlarım konusunda itaatkar kalmıştım. Oysaki Atletizm
ve Voleybola merakım çoktu hatta ve hatta yeteneğim bile vardı. Nereden mi
biliyorum?. Allahtan sokakta özgürdük o yıllarda.
Kim bilir belkide çok iyi bir
sporcu ve ünlü olacaktım veya başka bir konuda şu andan çok daha iyi ve keyif
alıyor olacaktım. Ta ki sporcu olamama rağmen sporun içinde olabileceğimi fark
edene kadar. Çok değil 5-6 ay evvel Kuzenim Onur beni aradı ve projeyi açtı
bana, sıcacık oldu içim, seneler sonra çok sevdiğim bir konu spor ve fotoğraf
birleşiyordu bu hayalde. Evet o zamanlar hayaldi ama biz bu hayale inandık 40lı
yaşlarda 20 lerimizdeymişiz gibi. Ve bu hayali hep beraber gerçeğe dönüştürdük
Kuzenim ve can dostum Murat ile.
Geç öğrendik kararların
isabetindeki bizim yüreğimizin yönünü, ama vazgeçmedik, öğrenecek ve er ya da
geç hayata geçirecektik.
Baba olmayı beceremedim ama baba
olabilseydim kesinlikle çocuklarımın önünü açardım diye düşünüyorum. Şayet anne
ve babaysanız lütfen 70 lerin ne acısını çıkarın ne de bizler gibi olmalarını
sağlayın ve geleceklerini çalmayın. Ve son sözümde benzer 70 lerin çocuklarına:
ASLA GEÇ DEĞİL.
Ufuk YARAMIŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder