5.9.13

70’lerde itaatkar çocuk, 80’lerde girişimci genç

70’lerde itaatkar çocuk, 80’lerde girişimci genç


Düşünüyorum çoğu zaman o yılları , hani bizlerden esasen sökülüp, çalınan o yılları ve içim kan ağlıyor zamane çocuklarının ve gençlerinin imkanlarına bakınca. Kıskançlık değil bu hani ufakken muz pahalıydı ya babalarımız memurdu alamazdılar öyle her zaman ve biz manavın her önünden geçerken imrenirdik o na baka baka işte bu cinsten bir imrenme bu da. 

70 ler saygı ve itaat yıllarımızdı ama belkide daha önceleri de böyleydi kim bilir yaşamadım o yılları ama aslında 70 lerde çocuk olmak bugüne sürdürülen zaman içinde hem büyük bir şans hem de büyük bir zorlukmuş. Fikirlerin olgunlaştığı yaşlardır çocukluktan ergenliğe adım atarken işte biz bu yaşlarda 70 lerin saygı ve mutlak itaat rüzgarında savrulmuşuz. Okulda öğretmene, evde büyüklere, sokakta abilere kısacası yaşı az büyük olsun herkese itaat etmişiz saygı kisvesi altında. Düşünmeye yormadan kafamızı bizim yerimize kararların verilmesine sesimiz çıkamamış nedense. Nedense mi nasıl karşı çıkacaksın ki öyle bir toplum da yaşıyorsun ki; hala bu geleneğin sürdüğünü görmek acı, hep ceza üzerine bir öğrenme var ama ne var. Misli misli cezaların verildiği 70 lerde ödül duygusunu neredeyse hiç bilemedik ve iyi yaptığımız birşeye ödül vermeye bırakın bazen aferini bile çok gördü büyüklerimiz.

Ceza öğretir, ödül şımartır.

‘’Sen bilmezsin, otur’’ , ‘’ senin aklın ermez’’, ‘’büyükler konuşurken konuşulmaz’’, ‘’sen memur olacaksın’’, ‘’sen bizim ailemize layık bir insan olacaksın’’..... bunlar böyle devam etti gitti. 

Hani birde ‘’okuyacaksın adam olacaksın’’ lafı vardır. Aslında okumak tabikide iyi ama sadece okumak mı.. Ya bizlerin ne istediği, nelerden zevk aldığımız?. Hatırlıyorumda Üniversite sınavına girene kadar pek sorun olmadı. Ta ki o yıl geldi sınava gireceğim ve dershane başladı. Gidiyorum okula, çıkıyorum dershaneye ve sınav yaklaşıyor. Artık karar zamanı ‘’Ufuk ne istiyorsun bölüm olarak’’. O yıllara kadar benim yerime karar verenler bir anda kenara çekildi ve benden karar vermemi bekler oldular. Gülümsüyorum o yılları anınca ve hala içimden sesleniyorum usulca bana’’ ne bileyim kardeşim, hiç karar vermedim ki şu an vereyim’’. Hayat beni 18 imde hazırlıksız yakaladı sayenizde. Ama kızmıyorum da fazlaca, onlar ne gördülerse onu verebildiler.
Hayatımda pişmanlığa yer vermedim, oldu bitti, haydi ileriye bakalım dedim hep ama içimde gizli bir sır var bu pişmanlık konusunda ki çok pişmanım itiraf edeceğim. Hep okuldu ya hayat, işte spor a çok gitmek istedim o yıllarda bir takımın bireyi olmak ve okurkende spor yapabilmek... ama olmadı, oldurulmadı. Evet pişmanım yaramazlıklarımda başı buyruk olan ben kararlarım konusunda itaatkar kalmıştım. Oysaki Atletizm ve Voleybola merakım çoktu hatta ve hatta yeteneğim bile vardı. Nereden mi biliyorum?. Allahtan sokakta özgürdük o yıllarda.

Kim bilir belkide çok iyi bir sporcu ve ünlü olacaktım veya başka bir konuda şu andan çok daha iyi ve keyif alıyor olacaktım. Ta ki sporcu olamama rağmen sporun içinde olabileceğimi fark edene kadar. Çok değil 5-6 ay evvel Kuzenim Onur beni aradı ve projeyi açtı bana, sıcacık oldu içim, seneler sonra çok sevdiğim bir konu spor ve fotoğraf birleşiyordu bu hayalde. Evet o zamanlar hayaldi ama biz bu hayale inandık 40lı yaşlarda 20 lerimizdeymişiz gibi. Ve bu hayali hep beraber gerçeğe dönüştürdük Kuzenim ve can dostum Murat ile. 

Geç öğrendik kararların isabetindeki bizim yüreğimizin yönünü, ama vazgeçmedik, öğrenecek ve er ya da geç hayata geçirecektik.

Baba olmayı beceremedim ama baba olabilseydim kesinlikle çocuklarımın önünü açardım diye düşünüyorum. Şayet anne ve babaysanız lütfen 70 lerin ne acısını çıkarın ne de bizler gibi olmalarını sağlayın ve geleceklerini çalmayın. Ve son sözümde benzer 70 lerin çocuklarına: ASLA GEÇ DEĞİL.

Ufuk YARAMIŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ara / Search