Sahibimiz Zaman
Bize ait olanları bir düşünün.
Düşünün, düşünün zamanımız bol nasılsa. Zamanımız bol mu? Zamanımız aslında çok
bol, ama zaman bizi nereye, kimlere, hangi olaylara götüreceği noktasında; bize
ait olan kararlarda, öylece durup seyretmez. O akıp gider, o bunun için
adlandırılmıştır, o akıp gitmekle sorumlu, biz ise o akışa ayak uydurmakla
sorumluyuz. Biz durursak o durmayacak asla.
Zamanı bölmüş bilim adamaları,
hatta dil bilimine ve gramer yapılarına da tarif vermiş bu bölünme. Geçmiş
zaman, şu an ve gelecek, bazı dillerde edebiyatçılar sıkılmışlar; geçmişi,
yakın geçmiş, geçmişte devam eden gibi,
sınıflamalara tabi tutmuşlar. Ne
yaparsanız yapın geçmiş zaman sizi anılara, yaşanmış onca iyisiyle kötüsüyle
olaya, özleme, pişmanlığa ve bunun gibi bir çok tamamlanmamış onca şeye götürür,
götürürde geri getirebilir mi sizi acaba o an? İşte o an geçmişe durup
baktığımız o an durduğumuz andır. İşte o an zamanın yanında koşmayı bir an
olsun bıraktığımız andır. Bir an kayıpmıdır? Sen bir an geçmişe gidip gelmek
bilmezsen kayıptır tabi. Gitme diyen yok ama çok kalma lakin zaman
beklemeyecektir. Durursan, Beklemediği gibi, koşar adımlarla giden zamanın işte
tam o anda açacağı bir kapıyı ıskalama şansın çok yüksek ki bu kapılar bazen
açıldığı hızla kapanır. Aslında elle
tutulur bir kavramdan bahsetmememize rağmen, o kadar ispat var ki gerçek hayatta.
Hepimiz spora kah seyirci kah sporcu olarak ilgi duyarız. İş te o an dediğimize
bir örnek 100 metre yarışında bir atletin bir anlık bocalamasının bedeli olur
kaçan dünya rekoru. Kötü mü ? yo hayır sadece bir örnek. Atlet durdu zaman işlemeye
devam etti, sadece kaybeden asla zaman olmuyor, olmayacakt!

Bazı kayıpların telafisi belki
var belki yok onu da bize zaman gösterecek şayet durmaktan geri dönebilirsek.
Neden geçmiş zamana çok takıntılıyım diye hep merak etmişimdir. Zamanın peşinde
kan ter içinde koşmaktan, durup geçmişi düşünmeyi unutalı o kadar çok oldu ki. Uzun
zamandır zamanla koşuyorum, ne amacım onu yakalamak, ne de geçmek. Tek amacım,
o koşarken sağında, solunda önünde, belki hemen ardında açılan kapılardan birkaçına
kafamı uzatıp neler oluyor buralarda diye bakabilmek. Bakıpta bana sunulan şansı
değerlendirebilmek. Geçmişte, geçmişe takılı bende durdum aslında çok,
öğrenmesi zor oldu ama hiç bir zaman geç değil.
Zaman şimdi, işte o an, haydi
koşmaya başla.
Ufuk YARAMIŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder