Mars olmak yada olmamak?
bir ihtimal daha var !!
Sanırım yazdıkça bu işten keyif almaya başlıyorum, tabii ki asıl siz okucuyucuların yazılarımdan keyif alması ki umarım bunu da zamanla başaracağım. Gerçi ikinci dönem tanzimat dönemi sanatçılarının söylediği gibi sanat, sanat içindir sözüne bir nebze sığınarak önce benim içime sinerse sanırım sizleri de memnun edebilirim .. İzin verirseniz bana bu haftaki yazıma; bu keyifi yaşamama neden olan insanlara teşekkür ederek, başlamak istiyorum. Ozan Gür Yolcu teşekkürler bana dirsek atıp, Onur’un önüne düşürdüğün için ve Onur Çam düşenin eline kalem tutuşturduğun için ...
Dün seyrettiğim bir video bu haftaki yazımın akışında küçük bir değişiklik yapmama neden oldu!! What Do You Run For? (Ne için koşuyorsun? ) yaklaşık 3 dakika süren video süresince soruya, farklı şekillerde ve bedenlerde cevaplar vardı. Tamda bende “Neden koşmuyorsunuz?” diye soracak ve size bu sefer gerçek bir hikayeden bahsedecektim… Merak etmeyin ama fikrim değişmedi halen bu soruyu soracağım.
Artık bizimle koşuyor, nerdeyse grup koşularına başladığımız ilk günden itibaren önce sabah erken kalkmayı bahane etti, sonra yapabilirmiyim acaba dedi !! Gayet güzel kalkabiliyor (eger iş için seyahatte değilse) arada 5 dakika geç kalsa da erken kalkmayı da başardı, ilk başlarda arada duruyordu ilk 10 km’sini koştuğunda çok sevindi yaklaşık 4 ay gibi bir zamanda Runtalya’da 10 km koştu yetmedi bir ay kadar önce Aytek Şermet liderliğinde bir grup Team Istrunbul arkadaşı ile beraber 27km’lik trail koşusu yaptı… Aslında benim gözümde onu özel yapan ne kadar kısa zamanda ne kadar uzun koştuğu değil, yada ne kadar hızlı koştuğu da değil.. Onu benim gözümde özel yapan kısa bir süre önce yaşadıklarına karşın dimdik duruşu ve bunları yapmasıydı !!
2011 senesinin Ağustos ayıydı, göğsünde farkettiği bir kitle sonucu
doktorun yolunu tuttu. Doktor ek birkaç tetkik istedi, bunları
yaptırdı...İlk başta bir anormallik yoktu. Görüştüğü doktor bir süre
beklemelerini kitlede bir gelişme görünürse işin ciddi olabileceğini
söyledi. Belki o kadar önemsememişti hatta doktora gitmeden önce eşi
ile tavla oynarken eşinin söylediği “mars olma ihtimalim yüksek” lafına
“sen nediyorsun, benim kanser olma ihtimalim çok yüksek” diyebilecek
kadar hayata gülerek bakıyordu. Ama ihmal etmedi, birkaç doktor ve
birkaç tetkikden sonra maalesef meme kanseri olduğunu öğrenmişti.
Gerisini anlatmak istemiyorum duygusal ve fiziksel yaşanan bir çok şeyi
hayal gücünüze bırakıyorum….
Ve bugün sabahları 5 dk’lık gecikmelerle, yüzündeki
doğal gülümsemesi ile bize katılıyor ve beraber koşuyoruz. Bir aksilik
olmaz ise Team Istrunbul’dan yaklaşık 20 kişi ile beraber Londra’da Run To the Beat eventinde ilk yarı maratonunu beraber koşacağız ….
Şimdi soruyorum size ''Neden Koşmuyormusunuz?''. Bence bu soruyu düşünün cevaplarını bir kağıda yazın ve okuyun inanın siz de ikna olmayacaksınız. Ve inanın kafanızın içindeki o bahaneleri üreten merkez doğruyu söylemiyor, vücudunuzu sevin ve onun sesini dinleyin ..
Çok sevdiğim Mark Twain'nin bir sözü vardır “It’s not the size of the dog in the fight it is the size of the fight in the dog” (sanırım yaklaşık çevirisi bir; ''Önemli olan kavgadaki köpeğin boyutu değil, köpeğin içindeki kavganın boyutudur.'') bunu hayata uyarlarsak ; “sizin hayattaki etkinizden çok, hayatın sizin üzerinizdeki etkisi daha önemlidir” onu ne kadar anlamlı kıldığınız sizi o kadar farklı yapacaktır.. Mesele bizimle yada bizsiz koşmak değil, asıl mesele ne yaparsanız yapın konfor alanınızın dışına çıkın ve hayatı daha anlamlı yaşayın. Bakın göreceksiniz
Şimdi soruyorum “Neden Koşmuyorsunuz?”
Serhat YILDIRIM
Sevgili Serhat yazını cok beğendim,hem içerik olarak hemde şekil olarak harika,böyle de koşuyorsan yandık demektir...Sakın yazmaktan vazgeçme..
YanıtlaSilRafet Suyabatmaz
(koşmayıp destekleyenlerden
bir gün herkes koşacak :)
YanıtlaSilİnanılmaz güzel bir yazı ve video. Emeğinize sağlık. Koşasım geldi. :)
YanıtlaSil