31.5.13

MAYIS 2013 KADIN GÖZÜ



Türkiye Rugby Klüpler Birliği.

Rugby dünyası için güzel gelişmeler yaşıyoruz. 

Evet, özellikle ragbi aleminin içinde olan kişilerin canını sıkan olaylar, önemli eksiklikler, bir türlü çözüme ulaşmayan sorunlar da oluyor. Ama tüm bunlar iyi olan şeylerin varlığını görmememiz için bir sebep değil.
Herşeyden önce editör yazımda da kısaca belirttiğim gibi yeni ragbi kulüpleri kuruluyor ve her geçen gün daha fazla kişi bu spor hakkında bilgileniyor. Bir kadın olarak beni sevindirici bir başka konu ile kızlarımızın da bu spor içinde giderek daha çok yer almaları.
Elbette bu dünyanın içinde yer alan kişiler olarak ragbi sporunun daha fazla gelişmesini, sistemin daha düzgün çalışır hale gelmesini, ülkemizdeki yaygınlığının artmasını, daha çok oynanır ve izlenir olmasını istiyoruz.
İşte bu aşamada Rugby Kulüpler Birliği gündeme geliyor.
Rugby Kulüpler Birliği Oytun Çölok başkanlığında ve Serdar Çam as başkanlığında yeni kurulan bir oluşum.Biliyorsunuz, geçtiğimiz ay Genel Yayın Yönetmenimiz Oytun Çölok son yazısında bu gelişmeden ve yeni görevi nedeniyle Rugby Türkiye dergi ekibindeki aktif görevinden çekileceğinden bahsetmişti.
İşte özetle Türkiye Rugby Kulüpler Birliği’nin amaçları: 

-          Ragbi felsefesini oyuncu ve taraftar bazında öğretmek, geliştirmek ve yaymak.

-          Türkiye’de ragbi kulüplerini biraraya getirmek ve gelişmelerine maddi manevi destek olmak. Kulüpler araksındaki dostluk ve dayanışmayı sağlamak.

-          Uluslararası ragbi camiasında Türkiye’nin yerini güçlendirmek ve Türk ragbisinin tanıtımı yapmak.

-          Türkiye’de ragbi kulüp sayısını arttırmak, sporu Türk insanına sevdirerek daha hızlı yayılmasını sağlamak; lisanslı ragbi sporcu sayısını arttırıcı tedbirler almak. Üniversite ve liselere bu sporu tanıtmak ve yaymak; gençleri başta ragbi olmak üzere spora teşvik etmek.

-          Türkiye’de spor kültürünün geliştirilmesini desteklemek; olimpiyat adaylığımızı desteklemek.

-          Ragbi kulüpleri için oyuncu altyapısını oluşturucu çalışmaları yapmak, oyuncu transferleri ve değişimlerinin kurallar çerçevesinde gerçekleşmesi için önlem almak.

-          Türkiye Ragbi Federasyonu, Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve ilgili kamu kuruluşları ile yapılacak protokol görüşmelerine öneriler sunmak.

-          Ragbi ile ilgili uygulamadaki aksaklıkların düzeltilmesi için ilgili makamlara başvurmak, yasal düzenlemelerin hazırlanması için çalışmalar yapmak.

-          Sporda şiddetin önlenmesine yönelik projeleri, eğitimleri hayata geçirmek.

-          Amaç / faaliyetler doğrultusunda bilgilendirici organizasyonları düzenlemek; gerekli bilgi, belge, düküman, yayını temin etmek; çalışmaları duyurmak için süresiz yayınları çıkarmak.

-          Tüzük amacının gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan gelirleri temin etmek amacıyla iktisadi, ticari işletmeler kurmak, işletmek.

-          Üyelerin yararlanabileceği sosyal / kültürel tesisler kurmak; amaç ve hizmet konularına yönelik iletişimin geliştirilmesi için çeşitli organizasyonlar düzenlemek.

-          Uluslararası faaliyette bulunmak, yurt dışındaki dernek veya kuruluşlara üye olmak veya bu kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak. Yurt içi / dışındaki gerekli görülen yerlerde temsicilikler açmak.

-          Dernek amaçları doğrultusunda sponsorluk çalışmaları yapmak; yazılı / görsel / sanal ortamdaki basına reklam vermek.

-          Üye ragbi kulüplerinin karşılaşmalarının yayın haklarını, dernek çatısıaltında bir havuzda toplamak.
Yeni oluşumun tüm Türk ragbi alemine hayırlı olmasını diliyorum. 

Haziran’da görüşmek üzere...

Ebru ŞALVA DEVECİOĞLU

30.5.13

Bir Pazar günü, Bir Spor Organizasyonu, Bir Hikaye..................


Ankara' da Plaj Voleybolu...


Günlerden 25 mayıs cumartesi sabah saatleriydi, ofiste miskin miskin bu hafta sonu için fotoğraflayacak bir spor olayını bulamamanın can sıkkınlığını yaşıyordum, dumanı üstünde dans eden kahvemi yudumlayarak. Bazen derler ya senin gitmene gerek yok iyi olacak hasta senin ayağına gelir misali facebook’ta gezinirken Fisun SOYTÜRK arkadaşımın paylaştığı fotoğraflara gözüm ilişti, baktım bir daha baktım, hayretler içerisinde plaj voleybolu fotoğraflarına bakarken sevinçten haykırmamak için zor tutuyordum o an kendimi. Ankara da plaj voleybolu olacak iş değil diye düşündüm bir an ama gerçekti, haddinden fazla gerçekti hatta.. Sen sekiz kamyon deniz kumu getirt Gazi Anadolu lisesinin bahçesine dök evet dökmüşler...

Günlerden Pazardı ve o gün bayanlar ve erkekler finalleri olacaktı Gazi Anadolu Lisesinde. Fisun arkadaşımla sabah 11 de okulun önünde buluştuk ve heyecanla içeri doğru koşar adımlarla gittik.. Evet denizi getirememişler ama kocaman plaj karşımdaydı sapsarı pırıl pırıl. ve de mis gibi de olmuştu ama yine de, insan bir deniz panoromasını ve iyot kokusunu arıyor ne yalan.
Federasyon yetkilileri, hakemlerimiz ve Gazi Anadolu Lisesinin başta Baş Müdür Yardımcısı Sayın  Ömer GENCER olmak üzere  Müdürümüz Sayın  Mehmet ÖZTÜRK ve emeği geçen sayısız değerli insanla tanışmak ve bu organizasyonun Ankara ya nasıl taşındığını nasıl olgunlaştığını öğrenme fırsatı buldum, maçlar başlayana kadar. Çok acı bir olayın vesile olması çok daha kıymetli yaptı bu organizasyonu gözümde ve müsaideniz ile bu önemli olayı kısaca sizlerle paylaşmak isterim.


2008 yılında Gazi Anadolu lisesinde okuyan henüz gencecik, körpecik bir evladımız Muhammed Metehan OLGUN elim bir trafik kazasında hayatının baharında gözlerini yumuyor. Kederli ailesi, sevenleri ve okuduğu okul onu asla unutmuyor, unutmak istemiyorlar ve onun anısını yaşatmak için kolları sıvıyorlar ve sonuç ortada Türkiye Voleybol Federasyonu Pro Plaj Voleybolu Ankara Ayağı Muhammed Metehan OLGUN anısına 2 senedir düzenleniyor. Anısına gösterilen bu vefalı, bu insanlık dolu davranış karşısında hüzünlenmemek elde değil ama yinede tesellinin en büyüğünü orada ben şahit oldum ben yaşadım oradakilerle gururla ve mutlulukla. Başta TürkiyeVoleybol Federasyonuna, Gazi Anadolu Lisesi yönetici, öğretmenleri, öğrencilerine ve Metehan' ın çok değerli ailesine teşekkürü bir borç bilirim.

Hikayesi bu kadar manalı olan bir organizasyonu anlatmadan geçemedim affınıza sığınarak.

Şimdi gelelim maçlara; nefis bir Ankara mayıs gününde tüm imkanların mükemmel olduğu bir ortamda çok çekişmeli final karşılaşmaları izletti değerli voleybolcularımız bizlere, ben ise bir başka dünya ya gidip geldim sanki, devamlı parmağım deklanşörde bu anları ölümsüzleştirmek ve hiçbir kare kaçırmamak için nefes bile almıyordum.

Aslında NTV nin canlı yayınladığı bu finallerde daha büyük bir seyirci kitlesi beklerdim ama maalesef tribünlerde büyük boşluklar vardı ve daha da üzüldüğüm nokta basının ilgi göstermeyişi idi. Allahtan NTV canlı yayınladı da insanlar haberdar oldu. NTV ekibine de teşekkürü bir borç bilmek gerekir.

Kıssadan hisse hikayesi ile organizasyonu ile maçları ile dopdolu bir pazardı ve güzel dostlular, güzel anılar ile ayrıldım.

Ufuk YARAMIŞ
www.goshots.net

Bayanlar Final Sonuçları

  1. Izolda-Viktorya ikilisi
  2. Pınar-Esra ikilisi
  3. Gizem-Burcu ikilisi






Erkekler Final Sonuçları

  1. Murat-Selçuk İkilisi
  2. Hüseyin Hakan İkilisi
  3. Sakıp-Caner ikilisi





29.5.13

What Do You Run For? (Ne için koşuyorsun? )

Mars olmak yada olmamak?

bir ihtimal daha var !!


Sanırım yazdıkça bu işten keyif almaya başlıyorum, tabii ki asıl siz okucuyucuların yazılarımdan keyif alması ki umarım bunu da zamanla başaracağım. Gerçi ikinci dönem tanzimat dönemi sanatçılarının söylediği gibi sanat, sanat içindir sözüne bir nebze sığınarak önce benim içime sinerse sanırım sizleri de memnun edebilirim .. İzin verirseniz bana bu haftaki yazıma; bu keyifi yaşamama neden olan insanlara teşekkür ederek, başlamak istiyorum. Ozan Gür Yolcu teşekkürler bana dirsek atıp, Onur’un önüne düşürdüğün için ve Onur Çam düşenin eline kalem tutuşturduğun için ...

Dün seyrettiğim bir video bu haftaki yazımın akışında küçük bir değişiklik yapmama neden oldu!! What Do You Run For? (Ne için koşuyorsun? ) yaklaşık 3 dakika süren video süresince soruya, farklı şekillerde ve bedenlerde cevaplar vardı. Tamda bende “Neden koşmuyorsunuz?” diye soracak ve size bu sefer gerçek bir hikayeden bahsedecektim… Merak etmeyin ama fikrim değişmedi halen bu soruyu soracağım.


Artık bizimle koşuyor, nerdeyse grup koşularına başladığımız ilk günden itibaren önce sabah erken kalkmayı bahane etti, sonra yapabilirmiyim acaba dedi !! Gayet güzel kalkabiliyor (eger iş için seyahatte değilse) arada 5 dakika geç kalsa da erken kalkmayı da başardı, ilk başlarda arada duruyordu ilk 10 km’sini koştuğunda çok sevindi yaklaşık 4 ay gibi bir zamanda Runtalya’da 10 km koştu yetmedi bir ay kadar önce Aytek Şermet liderliğinde bir grup Team Istrunbul arkadaşı ile beraber 27km’lik trail koşusu yaptı… Aslında benim gözümde onu özel yapan ne kadar kısa zamanda ne kadar uzun koştuğu değil, yada ne kadar hızlı koştuğu da değil.. Onu benim gözümde özel yapan kısa bir süre önce yaşadıklarına karşın dimdik duruşu ve bunları yapmasıydı !!


2011 senesinin Ağustos ayıydı, göğsünde farkettiği bir kitle sonucu doktorun yolunu tuttu. Doktor ek birkaç tetkik istedi, bunları yaptırdı...İlk başta bir anormallik yoktu. Görüştüğü doktor bir süre beklemelerini kitlede bir gelişme görünürse işin ciddi olabileceğini söyledi. Belki o kadar önemsememişti hatta doktora gitmeden önce eşi ile tavla oynarken eşinin söylediği “mars olma ihtimalim yüksek” lafına “sen nediyorsun, benim kanser olma ihtimalim çok yüksek” diyebilecek kadar hayata gülerek bakıyordu. Ama ihmal etmedi, birkaç doktor ve birkaç tetkikden sonra maalesef meme kanseri olduğunu öğrenmişti. Gerisini anlatmak istemiyorum duygusal ve fiziksel yaşanan bir çok şeyi hayal gücünüze bırakıyorum….

Ve bugün sabahları 5 dk’lık gecikmelerle, yüzündeki doğal gülümsemesi ile bize katılıyor ve beraber koşuyoruz. Bir aksilik olmaz ise Team Istrunbul’dan yaklaşık 20 kişi ile beraber Londra’da Run To the Beat eventinde ilk yarı maratonunu beraber koşacağız ….

Şimdi soruyorum size ''Neden Koşmuyormusunuz?''. Bence bu soruyu düşünün cevaplarını bir kağıda yazın ve okuyun inanın siz de ikna olmayacaksınız. Ve inanın kafanızın içindeki o bahaneleri üreten merkez doğruyu söylemiyor, vücudunuzu sevin ve onun sesini dinleyin ..

Çok sevdiğim Mark Twain'nin bir sözü vardır “It’s not the size of the dog in the fight it is the size of the fight in the dog” (sanırım yaklaşık çevirisi bir; ''Önemli olan kavgadaki köpeğin boyutu değil, köpeğin içindeki kavganın boyutudur.'') bunu hayata uyarlarsak ; “sizin hayattaki etkinizden çok, hayatın sizin üzerinizdeki etkisi daha önemlidir” onu ne kadar anlamlı kıldığınız sizi o kadar farklı yapacaktır.. Mesele bizimle yada bizsiz koşmak değil, asıl mesele ne yaparsanız yapın konfor alanınızın dışına çıkın ve hayatı daha anlamlı yaşayın. Bakın göreceksiniz

Şimdi soruyorum “Neden Koşmuyorsunuz?”

Serhat YILDIRIM

Türkiyede ki bir ragbi maçından izlenimler.

Kadıköy - Avrasya Ragbi maçının ardından,

Televizyon haricinde hiç ragbi maçı seyretmemiştim, sert çocukların takım oyunuydu biliyorum ama bu kadar keyifli ve heyecan dolu olacağını tahmin edemezdim. Maçın yapılacağı stadı bilmediğimden Avrasya Ragbi takımı ile beraber gidecektim. Sabah erken uyandım , heyecanlıydım açıkçası. Buluşma yerine vardığımda takım gelmemişti daha ama  biraztan sert çocuklar takım formaları ile gelmeye başladılar. Aracın da buluşma yerine gelmesiyle birlikte yola çıktık. Ben zamandan istifade ederek Avrasya Ragbi takımı  ile ragbi hakkında bilgi almak için ufak sohbetler yaptım ve sizlere de Ragbi hakkında ufak bir kaç bilgi vermek isterim...



Ragbi oyunu ilk defa 19. yüzyılın başlarında, İngiltere'nin Rugby şehrinde yer alan Rugby School adlı okulda oynanmaya başlandı. İlk zamanlarda oyuncu sayısıyla ilgili bir kısıtlama yoktu. 1823 yılında, okulda öğrenci olan William Webb Ellis'in futbol oynarken topu eline alıp sayı yapması, günümüzdeki ragbi sporunun kuruluşu olarak kabul edildi. Kısa sürede popüler hale gelen ragbide artan kulüp sayısı nedeniyle, ragbi birliği adında bir birlik kuruldu ve kurallar belirlenmeye başlandı. 1895 yılında ragbi birliğinden ayrılan bir grup, ragbi ligi adı altında; daha farklı kurallara sahip olan bir ragbi oyunu oluşturdu. Günümüzde ragbi, bu iki ana kurallar üzerinden oynanmaktadır.
 
Bir ragbi maçı 40'ar dakikalık iki devre olarak oynanır. Bir hakem ve iki taç hakemi mevcuttur. Takımlar 15'er kişiden oluşur. Rakibinden daha fazla sayı yapan taraf maçı kazanır. Sayı kazanmanın yolları "try yapmak" ya da "gol atmak" tır. 

Try
Try, topu kale sahası zeminine dokundurmaktır ve 5 puan değerindedir.

Gol 
Gol atmak için ise, topun kale direkleri arasındaki çıtanın üzerinden aşırtılması gerekir. Ragbi maçında değişik puan değerlerine sahip üç çeşit gol vardır:

  1. Açık alanda top yere çarptıktan hemen sonra şut çekerek atılan "drop gol". Bu tür gol 3 puan değerindedir.
  2. Faul sonucu verilen penaltı sayesinde atılan gol. Penaltı atışı, sabit bir noktadan şut çekilerek veya drop gol şeklinde gerçekleştirilebilir. 3 puan değerindedir.
  3. Try yapan takıma verilen şut hakkı. Top sabit halde iken veya yere çarptıktan sonra yapılabilir. 2 puan değerindedir. 

Kadıköy Ragbi takımı bu sene ligde sampiyonluğun en büyük adayı ve lider durumda, Avrasya ragbi takımı ise Kamerun milli takımında da oynayan ve  kadrolarına antrenör oyuncu olarak katarak güçlenmiş olduklarını söylediler (sakatlığından dolayı bu maçta oynamadı). Maç orta hakem Egemen Özkan 'nın düdüğü ile başladı. Kadıköy Ragbi takımı oldukça organize gözüktü ki maçın ilk dakkikalarından itibaren hızla Avrasya ragbi takımının sahasına oyunu yığdı ve kısa bir zaman sonrada ilk  try larını yaptılar. Oldukça sert ve gergin geçen karşılaşma zaman zaman durdu orta hakem Egemen verdiği kritik kararlar ve soğuk kanlılığı maçın zor zamanlarında etkili oldu. 43-0 Kadıköy ragbi takımının galibiyeti ile biten maçta maç sonrası iki takımın saha içindeki zıtlaşmalarında eser kalmamıştı. Oldukça sert bir spor olması ile maç sırasında sakatlanmaların yaşandığı ve 2 kişinin de kırmız kartla oyundan atıldığı maç çok az olan seyirci genede zevkli bir karşılaşma seyretmiş oldu. 

Eğer vaktiniz olursa mutlaka bir ragbi maçına gitmenizi tavsiye ederim.Hatta vakit yaratın derim.

Son olarak TÜRKİYE BEYZBOL, SOFTBOL, KORUMALI FUTBOL VE RAGBİ FEDERASYONU (biraz uzun biliyorum kısaca TBSF) içinde birşey yazmak istiyorum malesef bu kadar ilgisiz ve habersiz bir federasyon görmedim. Kendi resmi web sitelerinden bile anlayabilirsiniz. 2011 senesine ait fikstürlerin durduğu, yan hakemler para vermemek için hakem bile tayin etmediğini öğrenince çok üzüldüm. Kendi ligine sahip çıkmayan  bir federasyonla bu sporun daha ne kadar Türk sporcularının ilgisini çekebileceğini merak ediyorum doğrusu. 

En kısa zamanda Türkiye'de sporun sadece futbol olmadığının bilinci ile bir çok spora gerekli ilginin gösterilmesini dilerim.

Onur ÇAM 

22.5.13

İyi bir atlet olacağım ülkeme madalyalar kazandıracağım dedi içinden...

Sabah saat 5:30’u bulmadan gözlerini açtı, bahar ile beraber kendini yeni yeni göstermeye başlayan güneş, Doğubeyazıt’ı selamlarken, aynı odada uyuyan kardeşlerini uyandırmadan çalar saati kapattığı için çok mutluydu. Doğubeyazıt’da iki göz küçük mütevazi bir evde annesi , hayvancılık yapan babası ve 5 kardeşi ile yaşıyordu. Çelimsiz gövdesine karşın, kıpkırmızı sağlık fışkıran yanakları , uzun bacakları ile tanrı vergisi dayanıklılığı ve hızı ile beden eğitimi öğretmenin dikkatini çekmesi zor olmamıştı. Okulunun koşu takımına girdiğinden henüz 11 yaşındaydı, 2 ay önce 15. yaşına adım attığında arada geçen zamandan çok daha fazla birincilik ve kupa kazanmıştı. Yataktan yavaşça doğruldu, güneşe rağmen sabahları soğuk oluyordu, başarılarından dolayı Beden Terbiyesinin ona verdiği termal içliği sobanın yanından aldı, dün yıkanmıştı keşke bunlardan birkaç tane daha olsaydı diye düşündü ayakkabılarını bağlarken, onları da Erzurum’da yapılan yarışta kazanmıştı ve koklaya koklaya giyiyordu..  Usulca evin kapısını kaparken olsun elimdekilerle başaracağım , iyi bir atlet olacağım ülkeme madalyalar kazandıracağım dedi içinden....

Yukarıda yazılanların gerçek kişi ve kurumlar ile hiçbir ilişkisi olmayıp tamamen kurgudan ibarettir. Fakat bazen kurgularımızın temelinde gerçekler, hayattan esinlenmeler yatmaz mı? İnanın buna benzer bir çok hikaye etrafımızda geziyor kimimiz düşlerini gerçeğe dönüştürüyor kimimiz ise gerçeklerini düşlere….

Koşu ile ilgili şeyler yazmam gereken bir yerde neden böyle şeyler anlatıyorum diye merak edenlere cevabım “Atma – Paylaş” için olacak. Atma – Paylaş bir süre önce sevgili dostum Aslı Ergenç’in fikir anneliğinde yeşeren, yine sevgili dostlarım Funda Öge ve Zeki Koen’in sulayıp, budadıkları kocaman bir ağaç olmasını umduğumuz bir Team Istrunbul ortak yapımı …

Aynı zamanda lisanslı eski bir atlet olan Aslı, doğuda malzemeye ihtiyacı olan genç atletlerle kullanmadığımız yada az kullanılmış malzemelerimizi paylaşacağımız bir kampanya yapmamız gerektiğini söylediğinde ekip olarak fikri kabul etmemiz, inanın Usain Bolt’un 10m.’yi geçmesinden çok az zaman aldı. Türkiye Atletizm Federasyonu fikrimizi ilk andan itibaren destekledi . Açık söylemek gerekiyorsa mevzu iyilikse bazılarımız için gerisinin teferruat olduğunu gösterdi bu kampanya bize, iyiki yapmışız dedik ..Club Sporium, Mars Athletic Club ve Hillside City Club büyük bir hızla dönerek bize destek vereceklerini söylediler. Tuğçe Araç teşekkürler, MAC ile kontak kurmak istediğimizi Team Istrunbul sayfasından duyurduğumuzda bize yardım eli uzattı. Funda bütün yazışmaları yaptı, Zeki mimarlığını kutu ve logo tasarımında konuşturdu.. Teşekkürler sevgili dostlarım ellerinize sağlık ..

Tabii ki herşey bu kadar olumlu gelişmedi, topladığımız ayakkabıların dağıtımı konusunda lojstik firmalarından destek istediğimizde, kampanyamızın Futbol değil dünyanın en amatör sporu atletizm olduğunu farkettik. Sonuç olarak kampanyamıza başladık ve sizlerden aldığımız cesaret verici yorumlar ile boşuna koşmadığımızı gördük, mutlu olduk. Ama durun daha işimiz bitmedi Haziran ayı sonuna kadar çok vaktimiz var, her türlü destek ve yardımınıza hala açığız ve bitmedi….

İsteyenleri Ataköy Aslı Çakır Alptekin Atletizm salonuna bekliyoruz burada yardımlarınızı tasnif edip paketleyeceğiz veeeee malzemeleri teslim etmek üzere bizlerde Erzurum’a Ağrıya gitmek ve gençler ile beraber koşmak istiyoruz..Umarım bunu başarırız…
 

Daha önemlisi bu malzemeyi alan gençlerimizden birisinin ileride büyük başarılara imza atabilmesi ihtimali … Şairin “ben senin beni sevme ihtimali sevdim” dediği gibi bizde Team Istrunbul olarak bu malzemelerden birini kullanan bir gencin ileride başarılara imza atma ihtimali sevdik …


Serhat YILDIRIM

20.5.13

V1 CHALLENGE Bursa


V1 CHALLENGE Bursa Yarışında Can Tolon Rüzgarı Devam Etti
 
Pazar sabaha karşı 05:00'de Ankara'dan yola çıkan ekibimiz, ilk defa görüntüleyecekleri  V1 Challenge Bursa ayağı için oldukça heyecanlıydı. Yolda yapılan doğa içindeki mütevazi ama keyif dolu kahvaltının ardından Bursa'nıın güzel ilçesi Nilüfer'de V1 Challenge organizasyonunun yapılacağı alana vardık. Motorsporları fotoğrafçısı sevgili dostumuz Harun ÖZDEMİR bizi kapıda karşıladı ve kendisi ile yapmış olduğumuz ufak bir görüşmeden sonra basın yeleklerimiz almak için Mine TOKER hanımla buluştuk. Kendilerine tüm yardımları için GOSHOTS.NET olarak  çok teşekkür ederiz.

Pit alanına geçerek  hem araçları hemde pilotları yakında tanıma fırsatı yakaladık.17 araç pit alanında hazırlıkları tamamlanmış yarış saatini bekliyorlardı. Göze alıcı renkleri ve tam donanımlı pilotları ile bu manzara görülmeğe değerdi.  Fotoğraf çekimleri için ekibimizle ile yaptığımız kısa pist gezisinde nerelerde nasıl olası  güzel karelerin alınabileceğini tesbit ettikten sonra pit alanına geri döndük.

Araçlardan biraz bahsetmek isteriz; V1, Türkiye'de üretilen ilk Türk yarış otomobilidir. Volkicar'ın temelleri Volkan Işık tarafından Aralık 2008'de atılmış, projeye daha sonra Halid Avdagiç ve Enes Elver de katılmıştır.Volkan Işık ve ekibi tarafından tasarlanan araç FIA (Uluslararası Otomobil Federasyonu) kurallarına uygun olarak üretilmiştir. Alt ve üst gövdesi kompozit plastikten üretilen araç 5 ileri sıralı şanzıman ve kalbinde ise 115 HP’lik Yamaha motosiklet motordan oluşmaktadır. Üç metrelik ve tek kişilik araç, toplamda 530 kg ağırlığında olup, lastikleri özel olarak Lassa, jantları ise CMS tarafından geliştirilmiştir ve ralli aracı olarak üretilmiş Volkicar, aynı zamanda şehir içi yarışlarda da kullanılabilcek şekilde tasarlanmıştır. Volkicar, küçük boyutuna rağmen 100 km hıza sadece 6 saniyede ulaşabiliyor ve 150 km/s hıza erişebiliyor.

Bursa Nilüfer Belediyesi’nin katkıları ile düzenlenen  sezonunun ikinci yarışı havanında sıcak olmasına rağmen oldukça kalabalık seyirci tarafından takip edildi.Bursalı yarış severlerin oldukça  coşkulu tezerruatları ile hareketlenen yarış pisti, araçların ısınma ve sıralama turları ile  heyecan tavan yaptı. Bursa Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in de katıldığı kortejde, V1 Challenge pilotları toplu olarak yarışın yapılacağı Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda Bursa halkını selamladılar, karnaval havasında geçen Pazar günü, Volkan Işık’ın yaptığı showlarla reklendi ve kalabalık tarafından büyük alkış aldı.

600 metre uzunluğunda özel olarak hazırlanan ve trafiğe kapalı parkurda gerçekleşen sıralama sırasında Oya EREN dönüşte spin attı ve lastik bariyerlere çarptı, arka sağ aksı hasar gördü. Pit alanına gelen araç mekanikerlerin  harika performansı ile  yarışa yetiştirildi ve  yarışlar 14.30 da başladı. Sıralamalarda 34.374 saniyelik zamanı ile birinci olan Yağız Avcı yarışa ilk sırada başladı. İyi bir start alamayan Avcı pozisyonunu kaybetti ve ikincilik için mücadele ederken rakibi ile yaşadığı temas sonunda komiserler kurulu tarafından ihraç edildi. Sıralamaların ikincisi Burak Çukurova, Bursa’da tecrübesini konuşturdu ve pistte yaşanan tüm sıcak mücadelelerden başarı ile sıyrılarak yarışta da ikinci olmayı başardı. Can Tolon ise yine fırtına gibi esti. V1 Challenge 2013’ün Tarsus’ta yapılan ilk ayağını kazanan Tolon, Bursa’da da ayağını gazdan kaldırmadı ve birincilik kürsüsünü kimseye bırakmadı. 

Podyumun son basamağında, şeytanın bacağını bu yarışta kıran Koray Muratoğlu yer aldı. Hızını podyum başarısı ile kanıtlayan Muratoğlu yarış sonunda mutluydu. Pisteki U dönüşlerde araçların girdikleri ikili mücadeleler sonucu sıralamalar sıksık değişti buda seyircileri oldukça heyecanlandırdı. Yaşanan ufak tefek kazalarda hiç kimsenin burnu bile kanamadı ki,  bu da titizlikle emniyet şartları sağlandığında V1 yarışının oldukça güvenilir olduğunun kanıtlamış oldu.


İlk iki yarış sonunda 40 puan ile Can Tolon V1 Challenge klasmanında ilk sırada yer alıyor. Kadın pilotlar klasmanında Oya Eren birinci, Didem Kargın ise ikinci sırada kendilerine yer buldu.

Kurallarından yarışma sistemine kadar tamamı Volkan Işık’ın tasarımı olan V1 Challenge serisi, iki haftalık yoğun tempodan sonra sezona Haziran ayında yapılacak Marmaris yarışı ile devam edecek


2013 V1 Challenge Takvimi :

11-12 Mayıs                       Tarsus
18-19   Mayıs                     Bursa
15-16 Haziran                     Marmaris
31 Ağustos-1 Eylül              Pist yarışı
21-22 Eylül                         Aydın
26-27 Ekim                         Pist yarışı 

Onur ÇAM

17.5.13

19 Mayıs V1 Challenge Bursa Nilüfer 2. etap



Türkiye'deki  ilk özgün motorsporları organizasyonu  olan V1 CHALLENGE'in ikinci ayağı Bursa Nilüfer’deki FSM bulvarında spor severlerle buluşuyor.

3. sezonu geçtiğimiz hafta Tarsus’ta start almış ve kalabalık bir spor sever kitlesi tarafından takip edilmişti. Bursa’nın merkezinde düzenlenecek yarışa yine aynı ilginin olması beklenmektedir.

19 mayıs 2013 saat 14:30 da start alacak yarış saat 17:00 gibi finish görecektir..
 

 
Tarsus 1. etap sonuçları

Erkekler kategorisinde
1. Can Tolon
2. Yağız Avcı 
3. Burak Çukurova,
 
Kadın kategorisinde
1. Oya Eren 
2. Didem Kargın


2013 V1 Challenge Takvimi :
 

11-12 Mayıs Tarsus
18-19 Mayıs Bursa
15-16 Haziran Marmaris
31 Ağustos-1 Eylül Pist yarışı
21-22 Eylül Aydın
26-27 Ekim Pist yarışı

Ara / Search