3.10.13

KELEBEĞİN ÖMRÜ 1 GÜN SÜRERMİŞ…



Sıradan bir günde uçan, çiçekten çiçeğe konan bir kelebek gördüğünde çoğu kişi gülümser, içinde yaşama dair güzel kıpırtılar oluşur. Rengarenk, tasarım harikası kanatlarıyla çiçeklerin arasında dans eden kelebek, görenlerde yaşama sevinci, heyecan, hayranlık, neşe gibi daha bir çok duyguyu hissettirir. Aşık olan insanlar hissettikleri duyguları tanımlarken çoğunlukla “kelebek gibi uçuyorum”, “karnımda kelebekler uçuşuyor” derler.



Kelebeğin ömrü bir gün sürermiş.

Bu yaşayacağı bir gün için, varlığıyla dünyaya katacağı enerji için tırtıl larvası halinden kelebeğe dönüşünceye kadar - bence hayata yeniden doğuncaya kadar- bir hazırlık süreci yaşar. Hayata doğuşa hazırlanırken uzun kuluçka evrelerinden geçer ve bir gün artık zamanının geldiğini anlayarak tırtıl larvasından Krizalit evresine geçer.  Asılıp sarkacağı bir koza örer. İçten bir değişim geçirmektedir. Buradaki zamanı tamamlanınca da üzerini saran kozadan çıkar, dünyaya doğar. Ama hemen uçamaz, kanatlarının kuruyup yayılması, güçlenmesi için yine sabırla bekler, kanatlarını öne arkaya hareket ettirerek uçuşa hazır olup olmadığını kontrol eder.
Kelebek oluncaya kadar geçirdiği her evre yeni bir doğumdur. Her evredeki sabırlı bekleyiş bir günlük hayatına doğuş içindir. O an geldiğinde hayat dansına başlar. Anını yaşar. Doyasıya, endişesiz…

Koşucunun antrenman süreci de böyledir. Mesafenin uzunluğu ne olursa olsun bir hazırlık süreci yaşar. Kar, yağmur, soğuk, karanlık demeden, uzun, kısa mesafe demeden çekilen fiziksel ve zihinsel sıkıntılar…ve yarış günü, Koşucunun doğduğu gün, Hayatın keyfini çıkaracağı gün, yarış günü…


Keyfin içinde yeni zorluklar, zorlukların içinde yeni keyifler, keşfedişler.
Yarışma heyecanı, hele yanında dostların, arkadaşların varsa, bir arada olmanın getirdiği mutluluk, sinerji, düzeyli rakip ilişkisi…


Startla başlayan yeniden kendinle baş başa kalma, yalnızlık ve birliktelik, hedefe ulaşma heyecanı, bildik acılarla yeniden buluşma ve baş etme zamanı…

Kelebeğin kozasından çıkışı nasıl başlı başına bir hayat hikayesi ise koşucunun yarış süreci de kendi başına bir hayattır.

Koşmak, umuttur;
Hayaldir, sevgilidir;
Acıdır, gerçektir;
Koşmak; olamadıkların ve olduklarındır.
Tüm enerjinle başlar, tüm enerjinle tükenirsin.
Tükendiğinde yeniden başlayacağını ve daha zorunu başarabileceğini hissedersin, hatta bilirsin.
Fazla beklemez ilk adımı zihninde atarsın, ikinci adım fiziksel olarak çoktan gelmiştir.
Devinim başlamıştır.
Kelebeğin kozası oluşmaya başlamıştır.
Hedefin oku belirmiştir.
Yeniden doğuş başlamıştır.

Uykudan uyanmak her güne yeniden doğmaktır.
Yarışı bitirmek, bir sonrakine başlamaktır.
Her şeye yine yeniden başlamak…
Koşmak; başlamaktır.
Koşmak; bitirmektir.
Koşmak; hayattır.

Hayatınızı doyasıya yaşayın.
Hayatınızı kelebek gibi yaşayın.
Tek bir güne doğun, tek bir gün için yaşayın.
Her günü benzersiz doyasıya yaşayın.
Yaşayalım.
Biz.
Şanslıyız.


Aylin TURNAOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ara / Search