28.6.13

“Çizdiğim her resim kendi yaşamıma sorduğum bir soruydu” Leonardo Da Vinci


 Doğarız, yaşarız ve ölürüz, insan hayatının 3 ana noktası…

Basit bir formül gibi gözükse de noktaların arasını birleştirdiğinizde karşımıza farklı şekiller çıktığını görürüz. Küçüklüğümde bir milliyet çocuk bağımlısıydım, her hafta yeni sayıyı bekler, derginin arka sayfasındaki noktaları birleştirip yeni şekilleri, hayvanları, arabaları, insanları çizmeye bayılırdım. Belki sıkıcı gelebilir ama resim çizme özürlüsü birisi olarak noktaları birleştirmek marifeti ile anlamlı şekiller elde etmek inanılmaz şaheserler çıkarmanın en güzel yoluydu ...

Bugün düşününce aslında her birimizin doğduğu ilk andan itibaren hayatlarındaki noktaları birleştirerek ortaya çıkan şekillerden ibaret olduğunu görüyorum. Kimimiz düz bir çizgi, kimimiz bol köşeli, kimimiz tablo kadar ihtişamlı! Tabii ki kendi çizgilerimizi nasıl gördüğümüz diğerlerinin çizgilerine başkişimizi da derinden etkiliyor.

Hayatımızdaki insanların noktalarımızı daha da zenginleştiren, bizi düz bir çizgi olmaktan çıkarıp ihtişamlı bir tabloya dönüştürdüklerini ve yaşanmışlıklarımızın da o tablonun renkleri olduğuna inanıyorum. Artık 40 yaş üzerine çıkmışsanız, sosyal bir insan olduğunuza ve rutinler dışına çıkarak, hobileriniz olduğunu düşünüyorsanız inanın sizler de birer Burhan Doğançay, İsmet Doğan, Erol Akyavaş veya Mehmet Güleryüz olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz demektir. Amman sakın bu yoldan çıkmayın...

Benim resmimde sanırım hep renkler ve çizgiler oldu hayatı o şekilde sevdiğimi söyleyebilirim. Kimileri kısa çizgiler oldu, kimileri ise uzun, bazen düz bazen, kıvrımlı çizgiler, kâh solgun belli belirsiz renkler oldular, kâh parlak canlı sıcak renkler... Ama bir kişi var ki o hem çizgi oldu hem de renkler kattı, yeni insanlar dolayısı ile yeni çizgiler ve renkler kattı hayatıma ve uzun süre de hayatımda olmaya devam edecek. Elia Penso ya da doğrusu Peso, son 10 yıldır gördüğüm güler yüzlü bir siluetti önceleri, sonra beraber girdiğimiz spining derslerinde arkadaşlığımız ilerledi ve 4 yıl önce bir sohbet sonrası herkese söylediği yalanlarla beni kandırarak koşturmaya başladı. Şimdiden uyarmak isterim, herkese ayni şekilde yaklaşır "sen koşmalısın çok iyi koşarsın fizik olarak yapın çok uygun" repliğini duyduğunuzda korkmalısınız!!! Eğer bir film karakteri ile özdeştirmek gerekseydi sanırım en iyi karşılık koşu sporunun Nuri Alço’su olurdu.. Bizimde hikâye bu sözlerle başladı. Önce haftada 1-2 kez 6-8 km arası koşardık bir yanda da sohbet ederdik; hayatı eşleri, işleri yada elimize ne geçerse onu konuşurduk. Yanlış anlaşılma olmasın o kadar da entelektüel değildik. Elia ile sabahın 6'sında hayatımızın en baba geyiklerine imza attık. Birçok arkadaşımız nasibini almıştır Türker Tunalı’ya sorabilirsiniz… Rumeli hisarını geçip yunuslar ile yarıştık, canımız sıkkın oldu oldu hem koştuk hem göğe doğru sinkafı bastık. Zaman oldu kopekler tarafından kovalandık hatta ısırıldık... Biz koşup kilometre yaptıkça dostluğumuz da kilometre yaptı. Bir hesap yapmak gerekirse ayda yaklaşık 150 km koşuyoruz (bazen daha da fazla ) yılda 1800 km, beraber 4 yılda yaklaşık 7 bin km koştuk. Her türlü şartta, sıcak, soğuk, kar, yağmur, sabahın körü dinlemedik. Dostluklarınız, arkadaşlarınız ve onlarla paylaştıklarınız kadar zenginsiniz, açıkçası bir finansçı gözü ile bakarsak Elia bana ilk sermayeyi verdi ve şuan geldiğimiz yere bakınca dünyanın en zengin insanlarından olduğumuza inanıyorum.


Sizlerde resimlerinize bakin çizgilerinize, renklerinize bakin daha da zenginlesin ve sizi zenginleştirenlerle, seçtiklerinizle hayati daha anlamlı kılın ve her anın tadını çıkarın. Ben 42 yaşıma doğru 4.5 pace ile koşarken duvarıma asmaya değer bir tablo sahibi oldum. Büyük üstat Leonardo Da Vinci’nin söylediği gibi “Çizdiğim her resim kendi yaşamıma sorduğum bir soruydu” siz de aynısını yapın.. Benim aksime bazılarımız daha şanslı genç yaşlarında dimdik durarak, kazanılmış, demokratik hakları için mücadele ederek şimdiden hayatlarına birçoğumuzun hiç katamadığı, katamayacağı anlamlar, renkler ve desenler kattılar. Eğer bir sergide olsaydım hiç düşünmeden önünde en uzun zaman harcayacağım, ayrıntılar ve renkler arasında kaybolacağım sanat eserleri sizinkiler olurdu. Renkleriniz hiçbir zaman solmasın ..

 
Serhat YILDIRIM

1 yorum:

  1. Wauwwww! Hep rengarenk kal! İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Wauwww! Yeah! Huhuhhuuhu! Islık, alkış v.s. :P

    YanıtlaSil

Ara / Search