Doğarız, yaşarız ve ölürüz, insan hayatının 3 ana noktası…
Basit bir
formül gibi gözükse de noktaların arasını birleştirdiğinizde karşımıza
farklı şekiller çıktığını görürüz. Küçüklüğümde bir milliyet çocuk
bağımlısıydım, her hafta yeni sayıyı bekler, derginin arka sayfasındaki
noktaları birleştirip yeni şekilleri, hayvanları, arabaları, insanları
çizmeye bayılırdım. Belki sıkıcı gelebilir ama resim çizme özürlüsü
birisi olarak noktaları birleştirmek marifeti ile anlamlı şekiller elde
etmek inanılmaz şaheserler çıkarmanın en güzel yoluydu ...
Bugün düşününce aslında her birimizin doğduğu ilk andan itibaren
hayatlarındaki noktaları birleştirerek ortaya çıkan şekillerden ibaret
olduğunu görüyorum. Kimimiz düz bir çizgi, kimimiz bol köşeli, kimimiz
tablo kadar ihtişamlı! Tabii ki kendi çizgilerimizi nasıl gördüğümüz
diğerlerinin çizgilerine başkişimizi da derinden etkiliyor.
Hayatımızdaki
insanların noktalarımızı daha da zenginleştiren, bizi düz bir çizgi
olmaktan çıkarıp ihtişamlı bir tabloya dönüştürdüklerini ve
yaşanmışlıklarımızın da o tablonun renkleri olduğuna inanıyorum. Artık
40 yaş üzerine çıkmışsanız, sosyal bir insan olduğunuza ve rutinler
dışına çıkarak, hobileriniz olduğunu düşünüyorsanız inanın sizler de
birer Burhan Doğançay, İsmet Doğan, Erol Akyavaş veya Mehmet Güleryüz
olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz demektir. Amman sakın bu
yoldan çıkmayın...

Benim resmimde sanırım hep renkler ve çizgiler
oldu hayatı o şekilde sevdiğimi söyleyebilirim. Kimileri kısa çizgiler
oldu, kimileri ise uzun, bazen düz bazen, kıvrımlı çizgiler, kâh solgun
belli belirsiz renkler oldular, kâh parlak canlı sıcak renkler... Ama
bir kişi var ki o hem çizgi oldu hem de renkler kattı, yeni insanlar
dolayısı ile yeni çizgiler ve renkler kattı hayatıma ve uzun süre de
hayatımda olmaya devam edecek. Elia Penso ya da doğrusu Peso, son 10
yıldır gördüğüm güler yüzlü bir siluetti önceleri, sonra beraber
girdiğimiz spining derslerinde arkadaşlığımız ilerledi ve 4 yıl önce
bir sohbet sonrası herkese söylediği yalanlarla beni kandırarak
koşturmaya başladı. Şimdiden uyarmak isterim, herkese ayni şekilde
yaklaşır "sen koşmalısın çok iyi koşarsın fizik olarak yapın çok uygun"
repliğini duyduğunuzda korkmalısınız!!! Eğer bir film karakteri ile
özdeştirmek gerekseydi sanırım en iyi karşılık koşu sporunun Nuri
Alço’su olurdu.. Bizimde hikâye bu sözlerle başladı. Önce haftada 1-2
kez 6-8 km arası koşardık bir yanda da sohbet ederdik; hayatı eşleri,
işleri yada elimize ne geçerse onu konuşurduk. Yanlış anlaşılma olmasın o
kadar da entelektüel değildik. Elia ile sabahın 6'sında hayatımızın en
baba geyiklerine imza attık. Birçok arkadaşımız nasibini almıştır Türker
Tunalı’ya sorabilirsiniz… Rumeli hisarını geçip yunuslar ile yarıştık,
canımız sıkkın oldu oldu hem koştuk hem göğe doğru sinkafı bastık. Zaman
oldu kopekler tarafından kovalandık hatta ısırıldık... Biz koşup
kilometre yaptıkça dostluğumuz da kilometre yaptı. Bir hesap yapmak
gerekirse ayda yaklaşık 150 km koşuyoruz (bazen daha da fazla ) yılda
1800 km, beraber 4 yılda yaklaşık 7 bin km koştuk. Her türlü şartta,
sıcak, soğuk, kar, yağmur, sabahın körü dinlemedik. Dostluklarınız,
arkadaşlarınız ve onlarla paylaştıklarınız kadar zenginsiniz, açıkçası
bir finansçı gözü ile bakarsak Elia bana ilk sermayeyi verdi ve şuan
geldiğimiz yere bakınca dünyanın en zengin insanlarından olduğumuza
inanıyorum.



Sizlerde resimlerinize bakin çizgilerinize,
renklerinize bakin daha da zenginlesin ve sizi zenginleştirenlerle,
seçtiklerinizle hayati daha anlamlı kılın ve her anın tadını çıkarın.
Ben 42 yaşıma doğru 4.5 pace ile koşarken duvarıma asmaya değer bir
tablo sahibi oldum. Büyük üstat Leonardo Da Vinci’nin söylediği gibi
“Çizdiğim her resim kendi yaşamıma sorduğum bir soruydu” siz de aynısını
yapın.. Benim aksime bazılarımız daha şanslı genç yaşlarında dimdik
durarak, kazanılmış, demokratik hakları için mücadele ederek şimdiden
hayatlarına birçoğumuzun hiç katamadığı, katamayacağı anlamlar, renkler
ve desenler kattılar. Eğer bir sergide olsaydım hiç düşünmeden önünde en
uzun zaman harcayacağım, ayrıntılar ve renkler arasında kaybolacağım
sanat eserleri sizinkiler olurdu. Renkleriniz hiçbir zaman solmasın ..
Serhat YILDIRIM
Wauwwww! Hep rengarenk kal! İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Wauwww! Yeah! Huhuhhuuhu! Islık, alkış v.s. :P
YanıtlaSil